Dünyanın En Devrimci Balığı
Evrim Kuran
“Ben bilmek istiyorum,
hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak,
sonra da yaşlanıp gitmek mi;
yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?’
Samed Behrengî – Küçük Kara Balık
Samed Behrengî 1939’un yazında Tebriz’de beş çocuklu yoksul bir Azerî işçi ailesinin oğlu olarak dünyaya gelir. Kısacık yaşamı boyunca öğretmenlik, çocuk hikâyeleri ve halk masalları yazarlığı, derleyicilik, çevirmenlik yapar.
Tüm zamanlarda sansürle mücadele eden her düşünce insanının payına düşen, alegori sanatının ustası olmaktır. Kısa yaşamının İran’da Şah yönetiminin en gerici uygulamaları dönemine denk gelişinin ona armağanı da belki budur. Baskıcı rejim ve sansür olgusu Behrengî’nin başka bir yaşamın mümkün olduğunu anlatmasını engellemez, bilakis sembollerini güçlendirir, düş gücünün sınırlarını geliştirir ve Behrengî’nin sözcükleri mücadelenin, cesaretin ve özgürlüğün en yalın hali olur.
1968’de, 29 yaşındayken, Aras Irmağı’nda ölüsü bulunduğunda, yüzerken boğulduğu söylendiyse de, bu pek inandırıcı değildir; şahı eleştiren yazıları nedeniyle suikaste uğradığı düşünülür.
Behrengî’nin çok sayıda masal kitabı 70’ten fazla dile çevrilir, dünyanın dört bir yanında yayınlanır. Bu masalların içinde biri var ki, açık denizleri merak eden cesur çocukların kalbinde kazılıdır sözleri… O masal dünyanın en devrimci balığını, Küçük Kara Balık’ı anlatır…
Bir zamanlar küçük bir kara balık vardır. Küçük kara balık bir sabah erkenden uyanır ve annesini uyandırır. Ona, yuvasına uzak olan bir yere gitmek istediğini söyler. Çünkü ona göre balıkların çoğu yaşlandıkları zaman ömürlerini boşu boşuna geçirdiklerinden yakınırlar; sürekli sızlanır, lanet okur, her şeyden şikayet ederler. Küçük kara balık bilmek ister; bu dünyada başka şekilde yaşamak da mümkün müdür?
Annesi yavrusunun bu fikirden vazgeçmesini ister. Oysa o çok kararlıdır; vazgeçmez. Küçük kara balığın fikrini duyan komşular da kızar. Farklı akarsuları, denizleri, okyanusları keşfetmek de neyin nesidir. Bilinmeyen yerlere gitmemek gerekir. “Siz gereğinden fazla düşünüyorsunuz. Ama yalnızca düşünmek olmaz ki!” der küçük kara balık; “Yola koyulursak korkularımız tümden kaybolur gider.”
Ve küçük kara balık her şeye rağmen yola çıkar.
Bu dünyada demleme çay, sıcak çorba, anne sefkati, baba evi, memleket hasretine rağmen yola çıkanlar vardır. Dişlerini geçirirler kalplerine, yürürler. Bir göletten hiç dışarı çıkmayanlara anlatılacak hal değildir bu.
Bu dünyada herşeye rağmen yola çıkanlar vardır. Gidip, o derenin nerede bittiğini öğrenmeleri gerekir. Korkuları da vardır elbet; ama korkunun hiç bir türü, denizleri hiç düşünmemiş balıklarla yaşamaktan daha kötü değildir. Bilirler ki, ileriye her adım attıklarında, korku da o kadar eksilecektir.