Videoyu oynat

Son Bakışta Aşk

Evrim Kuran

“Sevmek güzeldir, bir daha sevmemek daha güzeldir.”  – Paul Géraldy

Kuzeydoğu Hindistan, Nepal, Butan ve Bangladeş’te yaşayan Bodo halkı tarafından konuşulan bir Tibeto-Burman dilidir Bodo. Bodo dili şiirseldir; Türkçe dahil dünyanın pek çok diline tek sözcükle çevrilemeyecek derinlikte kelimeleri vardır Bodo’nun. Bunlardan biridir Onsra. Tek hamlede ömürlük sevdayı nasıl tariflersin diye sorsalar Onsra derdim. Onsra’nın batı dillerindeki karşılığı son kez sevmektir. Dili, deneyim inşa ettiği için farklı yaşantılarca farklı yorumlanır Onsra. Bu konuda incelediğim pek çok kaynakta, yorumlayanların Onsra’yı artık sevmeyeceğim tadında ele aldıklarına tanık oldum. Anlaşılabilir. Kalbin kırıklık seviyesi manayı belirleyebilir. Gündüz Vassaf, yıllar önce yazdığı bir makalede Onsra’yı bir daha âşık olmamak üzere âşık olmak diye tanımlamıştı. Sanırım benim kalbimde rezonans yaratan tarif budur.  Eğer sevmeyi bir koyup üç almak, kazan-kazan bir ilişkiye yatırım yapmak, sen benim sırtımı kaşı ben de senin türünden bir karşılıklılık ilkesi ile ele alanlardan değilseniz, sizin için de son kez sevmek olabilir Onsra, bir daha sevmemek değil. 

İkinci Yeni’nin ele avuca sığmaz ozanı, Bayan Nihayetlere şiirler yazan Cemal Süreya, Bodo dilini bilseydi beşinci ve son eşi Birsen Sağnak’a Bayan En Nihayet demek yerine Onsra sözcüğüne başvurur muydu bilmem. Ama onun eşlerine ve sevgililerine nihayet diye seslenme geleneği, bana içinde son kez sevmek talebi olan bir adamı anlatır.

Biliyorum, şimdilerde sevmek an meselesi, sevmemek de. Sevmek bir “follow”a bakıyor; sevmemek bir “unfollow”luk iş.  Simdilerde herkes herkesi seviyor. Hiç değilse “like” ediyor. 

Oysa sevmek, her yana yayılmış zulme, vasata, yüzeysele, ortalama insana, tembele, vicdansıza, iflah olmaz kötülüğe içinden hayat taşan bir aşkla cevap vermektir. Sevmek, kurallara uygun olanı gerçek, kalptekini rüya sanıp yanılanlara, fışkırırcasına damarlarımıza yürüyen, kalbimizi bir başka gövdede köklendiren bir aşkla cevap vermektir.

Oysa sevmek, bu dünyanın kurallarını yazanlara, sahip olmadan ait olmanın mümkün olduğunu haykıran bir aşkla cevap vermektir. Tapuların kimlerde olduğunu önemsemeyen, tabuları küçük parmağıyla yıkan bir aşkla hayatta kalmaktır sevmek; onaylanmış bütün resmi yalanlara inat, bir imzayla kurulan, bir imzayla yıkılan kurumlara başkaldırmak, çağın tüm vazgeçmişlerini yeniden imana çağıran bir aşkla cevap vermektir. Kendinden gayrısına şifa olmamışların bilmediği bir dilde, gerçeği sayıyla, sevdayı zamanla ölçenlere sonsuz kere sonsuz bir aşkla cevap vermektir.

Bu dünyada son kez sevenler vardır. Onlara hangi zor soruları sorarsanız sorun, göğüsleri siper, cevapları aşktır. Onları hangi kuyulara gömerseniz gömün, başları dik, sebepleri aşktır. Onları hangi cehennemde yakarsanız yakın, bedenleri su, cennetleri aşktır. 

Ama nasıl bir aşk?

Büyük şehir insanını büyüleyen aşktır der Walter Benjamin ama ilk bakışta değil, son bakışta aşk.